Fazıl Say Nereye Koşuyor?


Hiç kuşkusuz Fazıl Say, gerek yeteneğiyle, gerekse uluslararası seviyede ulaştığı düzeyle ülkemizde yetişmiş gelmiş geçmiş en iyi müzisyenlerden birisi. Bunu doğrularcasına Fazıl Say, hakkında en çok sözedilen müzisyenlerden ve belki de en populer sanatçılardan birisi ülkemizde. Sadece Milliyet gazetesinin internet arşivinden bir arama yapmak bunun ne kadar da doğru olduğunu gösteriyor bize. Fazıl Say anahtar kelimesi yüzlerce sonuç verirken, Fazıl Say'ın hemen hemen haberlerde olmadığı bir hafta bulmak gerçekten de çok zor. Desteklediği futbol takımı hakkındaki yazdığı kısa mesajlardan, Twitter'daki hesabını artık kullanmayacağına dair detaylar bile başlıca haber sitelerinde binlerce okuyucuya servis ediliyor. Dolayısıyla Fazıl Say büyük bir medya desteğini arkasına alarak her an gündemde kalmasını başarıyor. Her ne kadar bunda Fazıl Say'ın müzisyenlik mesleği gereği yurt dışında ve içinde verdiği konserler katkı sağlasa da, maalesef ülkemizde Fazıl Say müziğinden daha çok verdiği sert üsluplu, argo kelimeleri de kullanmayı çekinmeden yaptığı demeçlerle bunu başarıyor. En son AKP Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan'ın Eylül ayındaki referandum icin yaptığı kampanyayı, faşizm olarak nitelendiren, daha önce de arabesk muziği hakkında aşağılayıcı düşüncelerini dile getiren Fazıl Say, karşıt ve benzer görüşlü bir yazar, sanatçı ve entellektüel ordusunu da peşine takarak daha çok gündemde kalacağa benziyor. Ben tabloda, hem Fazıl Say'ın hem de Doğan Yayıncılığın karşılıklı (üstü açık veya kapalı) bir dayanışma içinde olduğunu görüyorum. Fazıl Say kendisinin hitap ettiği sosyal katmanlarda popülaritesini artırırken, Doğan Yayıncılık'ta hükümet karşıtı görüşlerini insanlara daha kolay aşılamak için Say'ı bir mediatör, bir nevi katalizör olarak kullanıyor. Her ikiside bundan kazançlı cıkıyorlar.

Geçenlerde kendisinin Murat Bardakçı ile giriştiği yazılı tartışmaya şahit olduk. Gerçi Fazıl Say'ın, Bardakçı gibi bir gazete köşesi yok, dolayısıyla Bardakçı'nın bu yazısı bir tartışmadan öte bir sopa atma  yazısıydı ama neyse. Benim gördüğüm kadarıyla Fazıl Say çoktan bazı sınırları aşmış bir yerlere doğru koşup, birilerini durmadan topa tutuyordu. Ve birisinin gerçekten kendisine bir ”yeter artık!” demesi gerekiyordu. Kendisinden duymaya alışmış olduğumuz ”biz bu ülkede yaşayan kurbanlıklarız” felsefesinin iflasını en sonunda Murat Bardakçı getirdi. Dinsizin hakkından imansız gelir dedirtecesine Bardakçı Say'ı bir güzel benzetti. Aralarındaki sürtüşmeyi gazete köşesinde herkese gösteren Murat Bardakcı'nın makalesine buradan erişilebilir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder